Sultan IV. Murat Han Bağdat seferi sırasında kurduğu divanda müzakereler devam ediyordu. Herkes düşüncesini söylemekte iken o sırada dışarıda ahırların birindeki eşekler de anırmaya başlamış. Bunu üzerine padişah şöyle konuşmuş:
"Hep bir ağızdan konuşmayın, zira dışarıda zırlayan ile içeride dırlayanlanı fark edemiyoruz.
Yavuz Sultan Selim devlet harcamalarında olduğu gibi şahsi harcamalarında da sadeliği ön planda tutardı. Lüks ve israfa kaçan süslü elbiseleri giymeyi sevmezdi
Süslü elbiselerin kadınlara yakıştığını düşünür ve erkeklerin böyle giyinmelerini de doğru bulmazdı
Günün birinde oğlu Şehzade Süleyman , pek süslü ve parlak elbiseler giyinmiş ve pahalı mücevherleri takınmış olduğu halde huzuruna çıktı
Oğlunun bu süslü giyimini gören Padişah, şöyle dedi
Sen böyle giyinirsen anan ne giyinsin Süleyman? Anana takacak ziynet bırakmamışsın."
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, İstanbul'a gidecek olan Nedimi Şair Nihat Bey'den gelirken getirmesi için beyaz renkli, çok iyi bir eşek istemiş. Fakat Nihat Bey eşeği almayı unutmuş. Mısır'a geldiğinde ise Paşa haklı olarak hemen sormuş
Nihat Bey, bizim eşek nerede kaldı?" Şair şaşkınlıkla şöyle demiş:
Vallahi unuttum Paşam, şimdi sizi gördüm de hatırıma geldi."
Paşa, aldığı cevaba memnun olmamış; ama yine de gülümseyerek şöyle demiş:
Neyse, siz geldiniz ya, artık lüzumu kalmadı."
Sultan Mahmut Han, İzzet Molla'ya camsız bir gözlük hediye etti. Molla, gözlüğü gözüne taktı, Edirne kapısına doğru bakarak:
"Hüvel Hallâkul Bakî" diye okumaya başladı. Padişah:
"Efendi Maşallah pek uzakları görüyorsun" deyince,
Molla:
- "Padişahım camları olsaydı Lehv-i Mahfuzu okurdum" dedi.
Sultan Mahmud Han asrı ricalinden bir zat, ramazanda bazı ahbab ve tanıdıklarını iftara davet etmiş. Meşhur şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.
Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle teravih namazına başlamışlar. İmamlık eden zât, neredeyse iki secdeyi bir edecek kadar namazı acele kıldırıyormuş. Daha beş dakika olmadan onuncu rekatın tahiyyatına gelmişler. O aralık dışarıdan bir adam gelip bunların namaz kıldıklarını görünce:
- "Hazır abdestim var iken ben de namaza yetişeyim" diye düşüp safa dahil olacağı zaman, cemaat selam vermiş. İzzet Molla dönüp şöyle demiş.
- "Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?"
HAYATI SEYRETMEK
Yazar Kazancakis, bir ihtiyara "neye bakıyorsun?" diye sorduğunda, ihtiyar adam gözlerini akan sudan ayırmadan şu cevabı verir:
- Hayatıma oğlum, akıp giden hayatıma.
SELÂMDAKİ İNCELİK
Muzaffer Ozak Hocanın sahaflar çarşısındaki dükkanına giren bir genç:
- Selâmunaleyküm babalık... diye selâm verince, hazret selâmı alır:
Aleykümselâm kurukalabalık...
20 Mart 2013 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)